9 Kasım 2020

Liderlik Stilleri

ile Birsen Çevik Akgünlü

Bir önceki Liderlik Seviyeleri yazıma, ‘liderlik seviyesi geçişleri liderlik stili değişimini de beraberinde getirir mi?’ sorusu ile bir es vermiştim…  19 yıldır yöneticilik yapıyorum. Liderlik stilimin zamanla değiştiğini ve geliştiğini deneyimledim. Diğer yandan da bu değişimler, liderlik seviyemdeki değişim zamanlamaları ile birebir paralellik göstermedi. Zamanlamaları daha çok kişisel gelişimim ve farkındalık seviyemdeki artış ile paraleldi.  

Yöneticilik deneyimimin ilk yıllarında liderlik stilleri hakkında çok okudum ve bolca gözlem yaptım. Kendim için ‘doğru liderlik tarzı’nı bulmaya çabaladım durdum. Ancak ‘doğru’ya dair fikrim sıkça değiştiği için zorlandım. Hatta bir ara liderlik kimliği bunalıma bile girdim 😊

Liderlik stilleri o kadar çoktu ki: Otokratik Liderlik, Demokratik/Katılımcı Liderlik, Bürokratik Liderlik, Kontrolcü Liderlik, Hizmetkar Liderlik, Paylaşımcı Liderlik, Dönüşümcü Liderlik, Destekleyici Liderlik, Koç vari Liderlik, Esinlendirici Liderlik, Yönlendirici Liderlik, Vizyoner Liderlik, Anlam Odaklı Liderlik, Görev/Sonuç Odaklı Liderlik, Hümanist (İnsan) Odaklı Liderlik, Etkileşimci (Transaksiyonel) Liderlik ve benzeri şekilde uzayıp gidiyordu liste…

Soyut kavramları belli temalar üzerinden anlatmanın daha kolay olduğu yadsımaz. Bu nedenle liderlik stillerinin adlandırılması çok mantıklıydı. Diğer yandan da, soyut kavramları çerçeveler içine koymanın, geçişkenliği kısıtladığını ve yüzeyselliği arttırdığını da deneyimliyordum.

Bu nedenle, zaman içinde ‘Durumsal Liderlik’ kavramına yakınsadım, kendime stiller arasında duruma göre esneme hakkı tanıdım ve rahatladım…

Ama asıl rahatlamam ve özgürleşmem ‘doğru liderlik stili’ diye bir kavram olmadığını fark etmem ile mümkün oldu. Ancak o zaman ‘kendim gibi bir lider’ olabildim…

O gün bugündür de etkin ve mutlu liderin; kendi gibi olabilen, otantikliğini ve tutkularını yücelten, kırılganlıklarını paylaşmaktan çekinmeyen, samimi ve güveniler ‘gerçek’ kişiler olduğuna inanıyorum.

Uzaktan çalışma yaygınlaşıp araya sanal ortamlar girdikçe gerçek olabilme beceresi’ çok daha önem kazanıyor hatta turnusol kağıdı etkisi göstermeye başlıyor;

  • Lider ancak kendisi gibi olabildiğinde anda kalabiliyor. Anda kalabilmek ise hümanist ve üretken liderliğin olmazsa olmazları olan odaklanma, aktif dinleme, empati kurma gibi davranışları beraberinde getiriyor.
  • Liderin egolarından sıyrılması ancak statü, güç gibi kalıplardan sıyrılıp kendi olabilmesi ile mümkün olabiliyor. Ego gidince de yerini demokratik ve katılımcı, ortak akla ve karşılıklı öğrenmeye saygı duyan liderlik davranışları alıyor.
  • Lider ancak kendisi bir amaca/manaya yürekten inandığı zaman çevresindekileri de esinlendirebiliyor. Bu nedenle sadece tutkulu liderler çevresindekileri ortak bir vizyonun etrafında kenetleyebiliyor.
  • Lider ancak özgünlüğünü/otantikliğini yüceltip, kırılganlıklarını paylaşmaktan çekinmediğinde samimi ve güvenilir olabiliyor. Ve sadece güvenilen liderler değişime ve dönüşüme öncülük edebiliyor.

Sözün özü: Etkin ve mutlu liderler olabilmemiz özgünlüğümüzü korumaktan geçiyor. Oraya giden yol da; kendini tanıma, kırılganlıklarını paylaşabilme, tutku duyduğun anlamı keşfetme ve değişimi kucaklayarak akışta kalma gibi dönemeçlerden geçiyor. 

Bundan sonraki yazılarda sıra ile bu kavramlara ele almaya ne dersiniz?   

Bir sonraki yazıya kadar esen kalın,

Birsen Çevik Akgünlü

09 Kasım 2020

Fotoğraf: Karolina Grabowska